Filozofların antik çağdan beri temel tartışma alanlarından biri olan bilgi ve bir erdem olarak gördükleri bilgelik, dünyayı anlamlandırma çabası olarak yorumlanan aşkın bir içerik taşıyordu. Bilginin önemine ve bilgili olanın güçlü olacağına ilişkin inanç, sonraki dönemlerde de paylaşılmaya devam etti. Bugün tanık olduğumuz bilgi toplumu bu inancın bilgi yolundaki evirilişinin bir sonucu gibi görünmektedir. Bilginin, bireysel bir çabadan toplumları tanımlayan bir kimliğe dönüşmesi, nesiller boyu taşınan birikimlerin makro boyutta bir olgu haline gelmesi olarak yorumlanabilir. Bu anlamda, bilgi temelli toplum ve ekonomi, kronolojik bir kesintiden öte insanlığın sürekli ilerleme iradesinde kendini gösteren bilgi deposunun çoğalarak büyüyen doğasıyla şekillenmiştir.
Devamını Oku..